DERLEME | |
1. | Pediyatrik Konjenital Kalp Hastalıklarına Bağlı Pulmoner Hipertansiyonda Anestezik Yaklaşım Anesthetic Management of Pulmonary Hypertension Secondary to Pediatric Congenital Cardiac Disease Zeliha Tuncel, Şefika Türkan Kudsioğlu, Zuhal Aykaçdoi: 10.5222/GKDAD.2013.002 Sayfalar 2 - 9 (1759 kere görüntülendi) Konjenital kalp hastalıklarında morbidite ve erken mortalitenin en önemli nedenlerinden biri konjenital kalp hastalıklarına bağlı pulmoner hipertansiyondur (PHT). Konjenital kalp hastalıklarına bağlı PHT sıklığı opere olmayan hastalarda % 30 ve tamir edilen hastalarda % 15’tir. PHT perioperatif pulmoner hipertansif kriz ve kardiyak arrest gibi önemli komplikasyonlara yol açar. Anestezistlerin amacı pulmoner damar direnci artışını ve miyokard fonksiyonlarındaki depresyonu en aza indirebilmektedir. |
ARAŞTIRMA | |
2. | Torakotomi Analjezisinde Epidural veya İntravenöz Hasta Kontrollü Analjezi Yöntemlerinin Karşılaştırılması Comparison of Epidural or Intravenous Patient-Controlled Analgesia at Thoracotomy Gönül Sağıroğlu, Elif Çopuroğlu, Burhan Meydan, Serpil Ertürk, Mine Demir, Mustafa Küpelidoi: 10.5222/GKDAD.2013.010 Sayfalar 10 - 15 (1396 kere görüntülendi) AMAÇ: Bu çalışmada torakotomi sonrası ağrı tedavisinde, hasta kontrollü analjezide morfinin intravenöz ve epidural uygulamalarının etkinlik ve yan etki profili yönünden karşılaştırılması amaçlandı. YÖNTEMLER: Prospektif ve randomize olarak oluşturulan çalışmaya 40 olgu dahil edildi. Olgular torakal epidural morfin (TEM) veya intravenöz morfin (İM) grubu olarak 20 kişilik iki gruba ayrıldı. TEM grubuna anestezi indüksiyonu öncesi 0.5 mg morfin epidural kateterden preemptif olarak uygulandı. Postoperatif torakotomi ağrısı için hasta kontrollü analjezi (HKA) yöntemi uygulandı. Postoperatif yoğun bakım ünitesinde 0., 4., 16. ve 24. saatlerdeki Vizüel Ağrı Skalası (VAS) sorgulandı. Yan etkiler kaydedildi. BULGULAR: Gruplar arası karşılaştırmalarda TEM grubunda başlangıçta (p<0.025) ve 4. saatteki (p<0.009) VAS değerlerindeki düşme istatistiksel açıdan anlamlı bulundu. Grup içi karşılaştırmalarda her iki grupta 4. saatten itibaren tüm zamanlardaki VAS skorlarında anlamlı düşme saptandı. HKA istem sayısı, toplam analjezik miktarı ve ilave analjezik miktarı açısından gruplar arası anlamlı fark bulunamadı. Komplikasyonlar açısından gruplar arasında anlamlı fark bulunmadı. SONUÇ: Posttorakotomi ağrısında torakal epidural veya intravenöz analjezi yöntemleri uygulanabilir; ancak epidural yöntem ile postoperatif ilk saatlerde daha etkin analjezi sağlanabilir. |
3. | Akciğer Kanseri Nedeniyle Lobektomi Uygulanan 100 Olgunun Retrospektif Analizi Retrospective Analysis of 100 Patients Underwent Lobectomy for Lung Cancer Gönül Sağıroğlu, Burhan Meydan, İlker İskenderoğlu, Elif Çopuroğlu, Mustafa Küpeli, Çağatay Tezel, Aysun Mısırlıoğlu, Erdal Okurdoi: 10.5222/GKDAD.2013.016 Sayfalar 16 - 22 (1771 kere görüntülendi) AMAÇ: Akciğer kanseri günümüzde kansere bağlı ölümlerin başta gelen nedenidir ve büyük çoğunluğu küçük hücreli dışı akciğer kanseridir. Çalışmamızda postoperatif yoğun bakım ünitesinde kalış süresini uzatan veya mortalite ve morbiditeyi arttıran risk faktörlerini araştırdık. YÖNTEMLER: Ocak 2009-Ekim 2009 tarihlerinde lobektomi uygulanan olguların hastane kayıtları geriye-dönük olarak incelendi. Cinsiyet, yaş, sigara, kanserin histopatolojik tipi, evresi, neoadjuvan tedavi, komorbid hastalıklar, FEV1, ASA (American Society of Anesthesiologists) skoru, lobektomi tarafı, cerrahi girişimler, anestezi süresi, yoğun bakıma entübe transport oranı, toplam kan/kan komponenti transfüzyonu, komplikasyonlar, yoğun bakım ünitesi ve hastanede kalış süresi ile mortalite sonuçları kaydedildi. BULGULAR: Çalışmamızda olguların preoperatif FEV1 değeri %79.7 idi. ASA skorları 55 (%55) ASA I, 22 (%22) ASA II, 23 (%23) ASA III idi. Anestezi süresi 218.81±81 dk idi. Olguların 93 (%93)’ü bir gün yoğun bakım ünitesinde kalmıştı. Neoadjuvan tedavi uygulanan %7 olguda (p<0.05) ve yoğun bakım ünitesine entübe olarak devredilen %14 olguda BPF gelişimi anlamlı yüksekti (p<0.005). Sleeve rezeksiyonlar (p<0.0001) ile BPF varlığı (p<0.05) mortaliteyi anlamlı olarak yükselten faktörlerdi. Hastanede ortalama kalış süresi 8.3 gün idi. SONUÇ: Akciğer kanseri nedeniyle yapılan lobektomilerde mortaliteyi etkileyen BPF sıklığının dikkatli anestezi ve özenli cerrahi girişim ile azaltılabileceği kanısındayız. |
4. | Anesteziyoloji Ve Reanimasyon Uzmanlık Öğrencilerinin Simülasyon Eğitimleri: Dört Yıllık Simmerk® Deneyimi Simulation Education Of Anaesthesiology And Reanimation Residents: Simmerk® Experience Of The Four Years Kerem Erkalp, Fatma Yeşim Çokay Abut, Dilek Kitapçıoğlu, Gülay Aşık Eren, Mehmet Emin Aksoy, Cengiz Yumru, Ulufer Sivrikaya, Emel Koçer Gür, Naile Toprak, İnci Paksoy, Ayşenur Boztepedoi: 10.5222/GKDAD.2013.023 Sayfalar 23 - 30 (1702 kere görüntülendi) AMAÇ: Manken-simülatörler kullanılarak, gerçekçi bir ortamda yapılan simülasyon eğitimi uygulamaları tıpta giderek artmaktadır. Simülasyon eğitimi; anesteziyoloji ve reanimasyon asistanlarının klinik başarı ve verimliliklerinin arttırılması, yetki kullanımının değerlendirilmesi, acil serviste ve/veya ameliyathanede mevcut kaynakların yönetimi ve eğitimini geliştirmek için kullanılmaktadır. YÖNTEMLER: T.C. Sağlık Bakanlığı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, Tıbbi Cihaz Test ve Simülasyon Merkezi (SIMMERK®)’nde, Ocak 2008 ile Ocak 2012 tarihleri arasında, İstanbul’daki eğitim ve araştırma hastanelerinde çalışan 375 anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlık öğrencisi simülasyon eğitimi aldı. Bu eğitim sonrasında anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanlık öğrencilerinin cevaplandırdıkları anket sonuçları tarandı. BULGULAR: SIMMERK®’teki simülasyon eğitiminin ilk dört yılı değerlendirildi ve simülasyon eğitiminin anestezi pratiğindeki yeri tartışıldı. SONUÇ: Simülasyon eğitimi güvenli ve hata kabul edilebilir bir öğrenme ve öğretme şeklidir. |
DENEYSEL ÇALIŞMA | |
5. | Genel Anestezi ile Karotis Endarterektomi Ameliyatlarında Bispektral İndeks Monitorizasyonunun Etkinliği The Effectiveness of Bispectral Index Monitoring on Carotid Endarterectomy with General Anesthesia Funda Gümüş, Kerem Erkalp, Sıtkı N. Şinikoğlu, Mehmet S. Sevdi, Abdülkadir Yektaş, Adil Polat, Nihan Kayalar, Ayşin Alagöldoi: 10.5222/GKDAD.2013.031 Sayfalar 31 - 36 (1370 kere görüntülendi) AMAÇ: Karotis endarterektomileri serebrovasküler olayların engellenmesinde kabul görmüş bir tedavidir. Emboli veya karotis klempinin kullanılması sonucu oluşan inme, karotis endarterektomsi uygulanan hastalarda en önemli perioperatif riski oluşturur. Karotis klempinin uygulanması sırasında oluşan serebral iskemi ve hipoperfüzyon tespiti için kullanılan pek çok serebral monitorizasyon tekniği mevcuttur. Bispektral indeks (BIS), elektroensefalografiden türetilmiştir ve peroperatif serebral iskemi teşhisinde kullanılabilir. Bu çalışmada genel anestezi altındaki olgularda karotis klempi süresince BIS değişikleri ve nörolojik hasar ilişkisi araştırıldı. YÖNTEMLER: Bu çalışma elektif koşullarda karotis arter cerrahisi geçirecek olgularda prospektif olarak planlandı. Toplam 28 olgunun ameliyat öncesi özellikleri kaydedildi. Olgulara aynı anestezi protokolü ve monitorizasyon uygulandı. Tüm olgulara ameliyat öncesi BIS monitorizasyonu uygulanarak, değerler bazal, indüksiyon sonrası, cerrahi başlangıcı, karotis klempi (KK) öncesi, KK’nın 1., 2., 3., 5., 7., 10., 15., 17. ve 20. dk.’larda ve KK sonrası olarak kaydedildi. BIS değerleri ve gelişen nörolojik olayların ilişkisi incelendi. BULGULAR: BIS seviyesi KK’nın yalnızca 2 ve 3. dk.’larında düştü. Bu azalma istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,05). Ancak takip eden dakikalar içinde hızla yükseldi. Klempin 1., 5., 7., 10., 15., 17. ve 20. dk.’larında, klemp öncesi değere göre anlamlı bir fark olmadı. Olgularda nörolojik defisit gözlenmedi. SONUÇ: Karotis cerrahisi için çeşitli serebral monitorizasyon yöntemleri vardır. Ancak, serebral iskemi tespiti için mükemmel bir monitörden söz etmek mümkün değildir. Anestezist, beyin ve kalp için gerekli ortalama arter basıncının sağlanmasında çok dikkatli olmalıdır. |
OLGU SUNUMU | |
6. | Koroner Arter Baypas Greftleme Ameliyatında Daha Önce Heparin Kullanan Hastada Karşılaştığımız Heparin Direnci Ve Yönetimi Heparin Resistance and Management During Cardiopulmonary Bypass Operation in a Patient Who Had Previously Received Heparin Therapy Hasibe Özlem Uğur, Mustafa Esat Çilcan, Ayfer Açıkgöz, Pınar Turgut, Bora Aykaçdoi: 10.5222/GKDAD.2013.037 Sayfalar 37 - 41 (2036 kere görüntülendi) Bu yazıda kardiyopulmoner baypas sırasında karşılaşılan heparin direncine sahip bir olguyu ve tedavisini sunuyoruz. Önceden femoral arter embolektomisi uygulanan ve bu nedenle intravenöz heparin infüzyon tedavisi alan bir hasta, koroner arter baypas greft cerrahisi (KABG) operasyonuna alındı. Hasta, aortik kanülasyonun güvenle uygulanabilmesi için gerekli 400 sn üzeri aktive koagülasyon zamanına (ACT) ulaşabilmek için 800 IU/kg heparin ve 2 ünite taze donmuş plazmaya gereksinim duydu. Hastada önceki heparin tedavisine bağlı olarak heparin direnci gelişmiş olduğu düşünüldü. Heparin direnci gelişimi, dolaşımdaki antitrombin III'ün daha önceki heparinizasyon sonucu tüketilmiş olmasına bağlandı. Taze donmuş plazma ile tedavi etmek heparinin etkinliğini yerine getirdi. Bu olgu; ACT ölçümünün antikoagülasyonun değerlendirilmesinde ve olası bir heparin direnci olgusunun belirlenmesinde önemli bir yere sahip olduğunu göstermiştir. |
7. | Konjenital Hipotiroidizm ve Bilateral Nefrolitiyazisi Olan Bir Hastada İki Farklı Anestezi Yönetimi Two Different Anesthesia Management of a Patient with Congenital Hypothyroidism and Bilateral Nephrolithiasis Pınar Ergenoğlu, Oya Yalçın Çok, Şule Akın, Anış Arıboğandoi: 10.5222/GKDAD.2013.042 Sayfalar 42 - 44 (1257 kere görüntülendi) Konjenital hipotiroidizm tiroid hormonlarının konjenital eksikliği olup mental ve motor retardasyonla karakterizedir. Bu hastalarda büyük dil, kısa ve kalın boyun göze çarpan morfolojik özelliklerdendir. Hipotiroidili olgularda solunum ve santral sinir sistemi depresanlarına karşı duyarlılıkta artış olduğu bilinmektedir. Bu sunumda nefrolitiyazis nedeniyle perkütanöz nefrolitotomi uygulanan konjenital hipotiroidili bir hastadaki iki farklı genel anestezi protokolü ve postoperatif yoğun bakım ünitesindeki takibi literatür bilgileri eşliğinde tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Konjenital hipotiroidizm, nefrolitiyazis, genel anestezi |
8. | Çift Lümenli Tüple Yapılan Endobronşiyal Entübasyona Bağlı Bronşiyal Rüptür Bronchial Rupture Due to Endobronchial Intubation with Double-Lumen Tube Burhan Dost, Sami Karapolat, İlknur Suidiye Şeker, Ali Kılıçgün, Ömür Öztürk, Onur Özlüdoi: 10.5222/GKDAD.2013.045 Sayfalar 45 - 48 (1917 kere görüntülendi) Giriş: Postentübasyon trakeobronşiyal rüptür nadir görülen ciddi bir komplikasyondur. Olgu sunumu: 50 yaşındaki kadın olguda nefes darlığı ve göğüs ağrısı şikâyetlerine neden olan sağ hemidiyafragma elevasyonu saptanmış ve diyafragma pilikasyonu amacıyla sağ torakotomi yapılmıştır. Sol çift lümenli endobronşiyal entübasyon tüpü ile entübe edilen olguda operasyon esnasında mediastinal amfizem gelişmiş ve sol ana bronş membranöz kısmında rüptür saptanmıştır. Bronşiyal rüptürün primer olarak tamir edildiği olgu postoperatif 8. günde sorunsuz olarak taburcu edilmiştir. Sonuç: Çift lümenli endobronşiyal entübasyon tüpleri ile yapılan entübasyonlarda tüp ucu vokal kordları geçer geçmez stilenin çıkarılması rüptür riskini azaltacaktır. Bu olgularda perioperatif tanı ve erken primer tamir ile olumlu sonuçlar alınmaktadır. |
EDITÖRE MEKTUP | |
9. | Trakeostomisi Olan Bir Hastada Çift Lümenli Tüp İle Tek Akciğer Ventilasyonu A Patient With Tracheostomy One-Lung Ventilation With Double-Lumen Tube Hüseyin Toman, Hasan Şahin, Hasan Ali Kiraz, Dilek Ömür, Mesut Erbaşdoi: 10.5222/GKDAD.2013.049 Sayfalar 49 - 50 (1297 kere görüntülendi) Makale Özeti | |
10. | Subklavyen Ven Kateterizasyonu Sırasında Kulak Ağrısı Subclavian Vein Catheterization During Ear Pain Selda Muslu, Dilek Kalaycı, Yağmur O. Tanrıverdi, Süheyla Ünverdoi: 10.5222/GKDAD.2013.051 Sayfalar 51 - 52 (1245 kere görüntülendi) Makale Özeti | |