1. | Kapak Cover Sayfa I (680 kere görüntülendi) |
2. | Bilimsel Değerlendirme Kurulu Editorial Consultants Sayfa II (577 kere görüntülendi) |
3. | İçindekiler Contents Sayfalar III - IV (580 kere görüntülendi) |
4. | Yayın Politikaları ve Yazım Rehberi Publication Policies and Writing Guide Sayfalar V - X (674 kere görüntülendi) |
ARAŞTIRMA | |
5. | Levosimendan’ın NB2a Fare Nöroblastoma Hücre Kültürü Üzerine Nöroprotektif Etkileri Neuroprotective Effects of Levosimendan on the NB2a Mouse Neuroblastoma Cell Culture Tülün Öztürk, Kamil Vural, Işıl Aydemi&775;r, Mehmet İbrahim Tuğludoi: 10.5222/GKDAD.2020.07078 Sayfalar 115 - 122 (1006 kere görüntülendi) GİRİŞ ve AMAÇ: Levosimendan (LVS) Phosfodiestheraz III’ü inhibe eder ve ATP-duyarlı K+ kanallarını açar. Anti-oxidan, antiinflammatuar, inotropik ve vasodilatator etkileri ile kardiyoprotektiftir. LVS, kardiyak cerrahi sırasında düşük düşük ejeksiyon fraksiyonlu hastalarda kullanımı tercihedilir. Böylece nöronları indirekt olarak koruduğu bildirilmiştir. Ancak, nöronlar üzerine direk etkileri bilinmemektedir. Biz, fare kökenli nöroblastoma hücre dizinini kullanarak (NB2a) hücrelerle ilaç etkileşiminin olduğu kültürde LVS’nin direkt nöroprotektif etkilerini araştırdık YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu amaçla, LVS (0,1, 0,3, 1, 3, 10, 30 and 100 μM)’nın nöroprotektif etkileri, direkt toksik etkileri için appopitozis TUNEL metot ile ve hücre canlılığı için MTT ile test edildi. Aynı zamanda LSV’nın orta ve kronik toksik etkileri için nörit uzaması ölçüldü. BULGULAR: LVS hücre çoğalmasına negatif etki etmedi. Apopitotik hücrelerin sayısı kontrol hücrelerininkinden farklı değildi (p>0.05). Buna ek olarak, nörit inhibisyonunun görülmediği NST ile tüm konsantrasyonlarda orta derecede nörotoksik etki yoktu. 1 μM konsantrasyonda LVS, nöroprotektif ve fonksiyonel etkiyi açıkça gösteren nörit uzamasını anlamlı olarak artırdı. TARTIŞMA ve SONUÇ: LVS'nın kültürde direkt nöroprotektif etkileri klinik kullanım için önemli olabilir. LVS, travma veya işlemin kendisinin doğasında olabilen beyin hasarları için riskli hastalarda güvenle kullanılabilir. |
6. | Video Yardımlı Torakoskopik ID Sempatektomilerde Entübe ve Non-entübe Tekniklerin Karşılaştırılması Comparison of Intubated Versus Non-Intubated Techniques in Video-Assisted Thoracoscopic Sympathectomy Ufuk Turan, Serkan Şenkaldoi: 10.5222/GKDAD.2020.68736 Sayfalar 123 - 132 (936 kere görüntülendi) GİRİŞ ve AMAÇ: Sempatektomi, plevral biyopsi, akciğer parankim biyopsisi, plöredezis ve büllektomi gibi minör Video Yardımlı Torakoskopik Cerrahi (VATS) prosedürlerde, klasik entübasyonla tek akciğer ventilasyon tekniğine alternatif olarak Non-Entübe VATS (NIVATS) tekniği kullanımı giderek artmaktadır. Amacımız, bilateral ve uniportal sempatektomilerde klasik entübasyon yöntemi ile supraglottik bir hava yolu aracıyla spontan solunum korunarak uygulanan NIVATS tekniğini, uygulanabilirlik ve perioperatif etkiler açısından karşılaştırmaktı. YÖNTEM ve GEREÇLER: Hastalar, Laringeal Mask Airway (LMA) veya Çift Lümenli Tüp (ÇLT) kullanımına göre Grup LMA (n: 20) ve Grup ÇLT (n: 20) olarak iki grupta değerlendirildi. Her iki grubun demografik verileri, anestezi ve cerrahi süreleri, solunum parametreleri, cerrahi zorluk değerlendirmesi, anestezi sonrası bakım ünitesindeki ağrı skoru, analjezik ajan kullanımı ve kalış süresi; postoperatif oral alım ve mobilizasyon başlangıç süreleri, postoperatif takiplerindeki ağrı skorları, hava kaçağı, pnömotoraks, hava kaçağı, boğaz ağrısı, bulantı-kusma komplikasyonları ve hastanede kalış süreleri karşılaştırıldı. BULGULAR: : Anestezi indüksiyon süresi LMA grubunda belirgin olarak düşük bulundu (p<0,001). Maksimum solunum sonu karbondioksit (EtCO2), minimum periferal oksijen satürasyonu (SpO2), maksimum solunum sayısı LMA grubunda anlamlı olarak yüksekti (p<0,001). Ortalama inspire edilen oksijen fraksiyonu (FiO2) ve ortalama tidal volüm ÇLT grubunda anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0,05). Cerrahi uygulanabilirlik açısından iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark görülmedi. Postoperatif dönemde oral beslenmeye başlama ve mobilize olma zamanları arasında anlamlı fark bulundu (p<0,05). Diğer ağrı skorları, postoperatif komplikasyonlar ve hastanede kalış süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark görülmedi. TARTIŞMA ve SONUÇ: VATS Sempatektomi vakalarında LMA ile spontan solunum korunarak iyatrojenik açık pnömotoraks oluşturulduğunda NIVATS anestezi tekniğinin etkili ve güvenli bir şekilde kullanılabileceği kanısındayız. |
7. | Ciaglia ve Griggs' Perkutanöz Dialatasyonel Trakeostomi Yöntemlerinin Karşılaştırması: Hangisi Daha Etkili ve Güvenli? Comparison of Ciaglia and Griggs Percutaneous Dilatation Tracheostomy Methods: Which one is more effective and safe? Şerife Bektaş, Mine Altınkaya Çavuş, İbrahim Mungan, Sema Turandoi: 10.5222/GKDAD.2020.91819 Sayfalar 133 - 138 (867 kere görüntülendi) GİRİŞ ve AMAÇ: Perkutan dilatasyon trakeostomi yöntemlerinden Griggs (GWDR) ve Ciaglia Blue Rhino’yu (CBR) avantajları ve dezavantajları ile değerlendirip birbirlerine üstünlüklerini saptamak. YÖNTEM ve GEREÇLER: 2015-2016 yılları arasında ICU’da percutan dilatasyon trakeostomi yapılan toplam 84 hasta çalışmaya dâhil edildi. Hastaların 42’sine Ciaglia metodu, 42’sine Griggs metodu ile bronkoskopi klavuzluğunda trakeostomi açıldı. Hastaların bütün verileri kayıt edildi.di. BULGULAR: Çalışma populasyonun yaş medianları 65.5 (16-88) CBR, 66,5 (17-83) GWDR yıldı (p>0.05). CBR grubunda işlem süresi medyan 4 dk. (range: 3,5-10), GBWR grubunda 4,5 dk. (3,5-11) idi (p>0.05). CBR grubunda toplam 20 hastada minör komplikasyon görülürken, GDWR grubunda 26 hastada minör komplikasyon görüldü. CBR grubunda toplam 13 hastada major komplikasyon görülürken, GDWR grubunda toplam 10 hastada major komplikasyon görüldü. Major ve minör komplikasyonlar her 2 grupta tek tek karşılaştırıldığında anlamlı bir fark yoktu. Her iki grubun işlem sonrası ICU’da kalış süreleri karşılaştırıldığında GDWR grubunda anlamlı olarak düşüktü (p=0.03). Obezitenin komplikasyon gelişme riskini 22.89 (%95CI: 5.85-89.55, p=0.01) arttırdığı gözlendi. TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışmada, hem GDWR yöntemi hem de CBR yöntemi arasında küçük farklar dışında önemli bir farka rastlanmadı. Her iki yöntemin etkili ve güvenli olduğu gözlendi. |
8. | Transkateter Aort Kapak İmplantasyonu (TAVİ) İşlemlerinde Anestezi Yöntemlerimiz: Retrospektif Çalışma Our Anesthetic Managements in Patients Undergoing Transcatheter Aortic Valve Implantation (TAVI): A Retrospective Study Rukiye Doğan Çakıer, Funda Gümüş Özcan, Serdar Demirgan, Ertuğrul Okuyan, Aysın Selcandoi: 10.5222/GKDAD.2020.93824 Sayfalar 139 - 146 (1198 kere görüntülendi) GİRİŞ ve AMAÇ: There were no significant differences between GDWR and CBR methods except for small differences. Both methods were found to be effective and safe. YÖNTEM ve GEREÇLER: Kasım 2013 - Aralık 2017 tarihleri arasında ciddi aort darlığı nedeniyle kardiyoloji kliniği tarafından TAVİ işlemi uygulanan hastaların arşiv kayıtları incelenerek, uygulanan anestezi yaklaşımları, işleme ait özellikler ve hasta sonuçları değerlendirildi. BULGULAR: 100 (50 kadın/50 erkek) TAVİ olgusunun 15’ine genel anestezi (GA), 49’una lokal anestezi-sedasyon (LS), 36’sına lokal anestezi-monitörize anestezi bakımı (LM) uygulanmıştı. LM grubunda, anestezi ve işlem süreleri, GA ve LS gruplarına göre anlamlı şekilde kısaydı (p<0.05). Vazoaktif ajan, sıvı infüzyonu ve yoğun bakım (YBÜ) kalış süreleri GA grubunda yüksekti (p<0.05). Otuz günlük mortalite tüm gruplarda %14 iken, GA grubunda mortalite oranı LS ve LM gruplarından anlamlı derecede yüksek bulundu (p=0.007). TARTIŞMA ve SONUÇ: Teknolojik ilerlemeler ve deneyimlerin artışıyla, TAVİ için GA gereksinimi azalmış ve sağladığı avantajlar ile keskin bir şekilde LS ve LM uygulamalarına kaymıştır. Ancak, iyi hasta sonuçları için anestezi tekniğinden bağımsız olarak, intraoperatif dönemde tüm hastalar yakın takip edilmelidir. |
9. | KardiyovKardiyovaskuler Cerrahi Hastalarında Alt IDSolunum Yolu ve Üriner Sistem Kolonizasyonu Lower Respiratory Tract and Urinary System Colonization in Patients with Cardiovascular Surgery Nurşen Tanrıkulu, Ali Haspolat, Ali Şefik Köprülü, Ergun Demirsoydoi: 10.5222/GKDAD.2020.90277 Sayfalar 147 - 156 (949 kere görüntülendi) GİRİŞ ve AMAÇ: Kardiyovasküler cerrahide postoperatif infeksiyonların önlenebilmesi preoperatif infeksiyonların tedavisiyle olasıdır. Ancak, klinik yakınması olmayan, tüm laboratuvar bulguları normal alt solunum yolu veya üriner sistem kolonizasyonu olan kültür (+) hastalarda üzerinde düşünce birliğine varılmış rutin klinik protokol yoktur. Çalışmamızda, klinik muayene, laboratuvar bulguları normal olan hastalardan preoperatuvar alınan trakeal/idrar kültürlerinin sonuçlarını ve üreme saptanan kolonize hastalarda bunun kliniğe yansımasını irdeledik. Böylece major risk gruplarını tanımlamayı, olası klinik sonuçları paylaşmayı amaçladık. YÖNTEM ve GEREÇLER: Hastanemizde, Ocak 2016-Haziran 2019 arasındaki muayene bulguları ve laboratuvar bulguları normal olan KVC hastalarından ameliyattan önce trakeal/idrar kültürü alındı. Hastalar retrospektif olarak kültürlerinde üreme olmayan (G-I) ve olan (G-II) 2 gruba ayrılarak demografik bulgular, risk faktörleri, kros klamp-baypas pompa süreleri, yoğun bakım-hastane yatış süresi, kan ürünleri tüketimi, majör komplikasyonlar, sistemik infeksiyon ve mortalite açısından karşılaştırıldı. BULGULAR: Tüm bulguların normal olduğu 307 hastanın 90’ında (%61.11) üreme oldu. Trakeada en sık Pseudomonas (35), idrardaysa E.coli (13) üredi. Kadın cinsiyette kolonizasyon anlamlı yüksek bulundu. Komorbiditiler arasından DM, HT, kreatinin, albumin, EF, PAP değerleri arasında da fark saptanmazken, sigara içenler ve KOAH’lı hastalar G-II grubunda anlamlı olarak daha fazlaydı. Ek olarak G-II hastaların YBÜ/hastane kalış sürelerinin daha uzun olduğu, daha fazla kan ürünü tüketildiği, postoperatuvar dönemde daha yüksek oranda infeksiyon geliştiği saptandı. G-I’de majör komplikasyon olarak tam blok, ciddi aritmi, plevral efüzyon, G-II’deyse plevral efüzyon, ciddi aritmi, geçici iskemik atak, ileus olarak not edildi. Mortalite açısından istatistiki fark saptanmadı. TARTIŞMA ve SONUÇ: Sigara ve KOAH’ın KVC operasyonlarında ciddi risk faktörleri olduğunu, bu hastalarda ameliyat öncesi alınacak idrar-trakeal kültürlerin postoperatuvar dönemde infeksiyon sorunu yaşayan hastalarda koruyucu ve yol gösterici olduğuna inanmaktayız. |
10. | Pediyatrik Kardiyak Cerrahi Sonrası Ekstrakorporeal Membran Oksijenasyonu Takılan Hastalarda Organ Disfonksiyonu ve Mortalite İlişkisi Organ Dysfunction and Mortality Relationship in Patients with Extracorporeal Membrane Oxygenation After Pediatric Cardiac Surgery Nihal Sirakaya Erese, Nurgul Yurtseven, Emine Hekim Yılmaz, Okan Yurdakök, Suna Yakadoi: 10.5222/GKDAD.2020.84756 Sayfalar 157 - 164 (903 kere görüntülendi) GİRİŞ ve AMAÇ: Konjenital kalp hastalıklarında kompleks kardiyak cerrahi operasyonlarının artışıyla birlikte, ekstrakorporeal membran oksijenasyonu(ECMO) gibi mekanik destek cihazlarının uygulaması artmıştır. ECMO teknikleri ve yöntemlerindeki önemli gelişmelere rağmen, prognoz hala kötüdür. Bu çalışmanın amacı pediyatrik kalp cerrahisi sonrası venö-arteriyel(VA) ECMO takılan hastaları değerlendirmek ve bu hastalarda organ disfonksiyonu ile mortalite arasındaki ilişkiyi göstermektir. YÖNTEM ve GEREÇLER: Kliniğimizde VA-ECMO takılan ve 48 saatten daha uzun süre takip edilen 63 hasta retrospektif olarak çalışmaya alındı ve iki grup oluşturuldu. Grup 1: 30 gün içinde mortal seyreden hastalar(n: 47), Grup 2: Yaşayan hastalar (n: 16). Hastaların demografik verileri ile birlikte, ECMO yerleştirme zamanı, kreatinin, BUN(kan üre nitrojen), ALT(alanin aminotransferaz), AST(aspartat aminotransferaz), bilirubin, albumin ve platelet düzeyleri kaydedildi. BULGULAR: Çalışma grubumuzda 36 hasta (%57,1) ECMO’dan ayrılırken, bu hastalardan 16’sı (16/63, %25.4) taburcu oldu. Toplamda 47 hasta (47/63, %74.6) eksitus oldu. Grup 1’de univentriküler tamir yapılan (26/47, %55.31) hasta sayısı Grup 2’ye göre daha yüksek 5(%31.25) olmakla birlikte, bu fark anlamlı bulunmadı(p>0.05). Grup 1’de 27 hastaya (%57.44%), Grup 2’de ise 4 hastaya (% 31.25 ) postoperatif ECMO yerleştirilmiş olup, bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.02). Mortal seyreden Grup 1 hastalarında kreatinin, BUN, ALT, AST yüksek iken, albümin ve platelet değerleri Grup 2 ‘ye göre düşük bulundu(p<0,05). TARTIŞMA ve SONUÇ: Organ disfonksiyon parametrelerinin mortaliteyi göstermede etkili olduğu ve ECMO’nun postoperatif olarak yerleştirildiği hastalarda mortalitenin yüksek bulunduğu tespit edilmiştir. |
11. | Kalp Cerrahisinde Yüksek Vücut Kitle İndeksinin Morbidite ve Mortalite Üzerine Etkileri Impact of High Body Mass Index on Morbidity and Mortality ın Cardiac Surgery Cardiac Surgery and Obesity Funda Gümüş Özcan, Serdar Demirgan, Taner Abdullah, Aysın Selcandoi: 10.5222/GKDAD.2020.40316 Sayfalar 165 - 171 (947 kere görüntülendi) GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada, vücut kitle indeksinin (VKİ) kardiyak cerrahi sonrası mortalite ve morbidite üzerine etkilerini değerlendirdik. YÖNTEM ve GEREÇLER: Kliniğimizde açık kalp cerrahisi geçiren 813 hastanın kayıtları retrospektif olarak incelendi. Kayıtları eksiksiz olan 555 hasta çalışmaya dahil edildi. Kayıtlardan vücut kitle indeksi (VKİ) ≥ 30 kg/m2 ve VKİ < 30kg/m2 olan hastalarda postoperatif mortalite ve morbidite gelişimleri karşılaştırıldı. BULGULAR: Hastaların 389’u (%70) VKİ< 30kg/m2 obez olmayan (Grup N), 166’sı VKİ ≥ 30 kg/m2 obez (Grup OB) idi. Grupların yaş ortalamaları (sırasıyla 59.2±12.5, 59.6±9.6 yıl p=0.65) benzerdi. Kadın cinsiyet, diabetes mellitus, hipertansiyon, hiperlipidemi Grup OB’de fazla bulundu (p< 0.05). İntraoperatif kardiyopulmoner baypas (101±43, 98±42 p=0.26), aort kros klemp (64±32.7, 61.6±32.5 p=0.21) süreleri benzerdi. Postoperatif pulmoner (%19, %10), renal (%13, %9) komplikasyonlar Grup OB’de anlamlı şekilde fazlayken (p<0.05), tamponad (%3.1, %0.6) ve kanama revizyonu (%5.7, %1.8) Grup N’de daha fazla bulundu (p<0.05). Ameliyat sonrası 27 (%5) hastada mortalite görüldü. Mortalite oranları, yoğun bakım ve hastane kalış süreleri arasında istatistiksel anlamlı fark tespit edilmedi (p<0.05). TARTIŞMA ve SONUÇ: Obezite, kalp cerrahisi sonrası solunum sistemi ve renal komplikasyonlarla, düşük vücut ağırlığı ise tamponad ve kanama revizyonu gibi morbiditelerle ilişkilidir. |
EDITÖRE MEKTUP | |
12. | Melatonin premedikasyonunun epidural anestezi yapılan hastalarda intraoperatif ve postoperatif hemodinamik parametreler, periferik oksijen satürasyonu, postoperatif anksiyete ve kognitif fonksiyonlar üzerine etkilerinin incelenmesi; Editöre mektup Investigation of the effects of melatonin premedication on intraoperative and postoperative hemodynamic parameters, peripheral oxygen saturation, postoperative anxiety and cognitive functions in patients undergoing epidural anesthesia; Letter to edit Melis Tosun, Fevzi Toramandoi: 10.5222/GKDAD.2020.33600 Sayfalar 172 - 175 (733 kere görüntülendi) Makale Özeti | |
13. | Editöre Mektup Letter To Editor Merve Şeker, Fevzi Toramandoi: 10.5222/GKDAD.2020.81904 Sayfalar 176 - 177 (711 kere görüntülendi) Makale Özeti | |
14. | Editöre Mektup Letter to the Editor Emir Kılınç, Bülent Güçyetmez, Fevzi Toramandoi: 10.5222/GKDAD.2020.33255 Sayfalar 178 - 182 (824 kere görüntülendi) Makale Özeti | |
OLGU SUNUMU | |
15. | Sağ Süperior Vena Kava Olmaksızın Persistan Sol Süperior Vena Kava Saptanan İki Olgu Two Cases with Persistent Left Superior Vena Cava with Absence of Right Superior Vena Cava Umut Kocabaşdoi: 10.5222/GKDAD.2020.60134 Sayfalar 181 - 185 (969 kere görüntülendi) Persistan sol süperiyor vena kava (PSSVK) toraksın en sık doğumsal venöz anomalisidir. ‘’İzole PSSVK’’ olarak da adlandırılan sağ süperiyor vena kava (SSVK) yokluğuyla birlikte olan PSSVK nadir görülen bir durumdur ve hastaların %0.09-0.13’nde bulunduğu tahmin edilmektedir. SSVK yokluğuyla birlikte olan PSSVK genellikle asemptomatiktir ancak varlığı ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu yazıda, iki olguda saptadığımız SSVK yokluğuyla birlikte olan PSSVK’yı ve klinik önemini tanımladık. |
16. | Koroner ve karotis cerrahisinin birlikte uygulandığı hastada anestezi yönetimimiz Our anesthesia management in patient with combined coronary and carotis surgery Dilek Çetinkaya, İlker Uğurludoi: 10.5222/GKDAD.2020.45822 Sayfalar 186 - 188 (802 kere görüntülendi) Koroner arter baypas cerrahisi (KAB) ameliyatlarında serebral perfüzyon çeşitli nedenlerle bozulmaktadır. Buna ilaveten karotis darlığının olması perfüzyonu daha da bozar. Bu olgu sunumunda, sağ karotis arteri tamamen tıkalı olan ve sol karotis arterinde de %50-70 darlığı olan bir hastada kombine KAB ve sağ karotid endarterektomi (KEA) cerrahisi sırasındaki yönetimimizi sunmayı amaçladık. |