ISSN 1305-5550 | e-ISSN 2548-0669
Göğüs-Kalp-Damar Anestezi ve Yoğun Bakım Derneği Dergisi - GKD Anest Yoğ Bak Dern Derg: 17 (3)
Cilt: 17  Sayı: 3 - 2011
DERLEME
1.
Mitral Kapak Onarım Cerrahisinin İntraopertif Transözefageal Ekokardiyografi ile Değerlendirilmesi
Intraoperative Transesophageal Echocardiographic Assessment of the Mitral Valve Repair Surgery
Türkan Kudsioğlu, Zeliha Tuncel
doi: 10.5222/GKDAD.2011.055  Sayfalar 55 - 63 (2229 kere görüntülendi)
İntraoperatif transözefageal ekokardiyografi (TÖE) kapak cerrahisinde hem tanısal hemde monitorizasyon açısından, özellikle kapak onarım operasyonlarında yararlıdır. Mitral kapak onarımı sonrası en sık görülen yetersizlikler, rezidüel kaçak, dikişlerin açılması, iskemi, cerrahi tekniğe bağlı stenoz veya sistolik anteriyor hareketin(SAM) bir sonucudur. İntraoperatif TÖE, mitral kapak onarım yeterliliğinin değerlendirilmesinde oldukça değerlidir. Bu derleme mitral kapak onarım cerrahisinde TÖE’nin rolü ve metodunu anlatmaktadır.
Intraoperative transesophageal echocardiography (TEE) has both diagnostic and monitoring functions that are useful in valve surgery, especially valve-repairing operations. The most frequent immediate mitral valve repair failures are a result of residuel regurgitation, calcification, suture dehiscence, ischemia, technical misadventures, stenosis, or systolic anterior motion. Intraoperative TEE is extremely valuable in evaluating the competency of the mitral valve following repair. This review describes the methodology of TEE, focusing on its role in mitral valve repair surgery.

ARAŞTIRMA
2.
Kardiyopulmoner Bypass Uygulanacak Olgularda İnsülin İnfüzyonunun İinflamatuvar Mediatörler Üzerine Etkisi
Effect of Insulin Infusion on Inflammatory Mediators in Patients Undergoing Cardiopulmonary Bypass
Zeliha Özer, Davud Yapıcı, Gülçin Eskandari, Arzu Kanık, Kerem Karaca, Aslı Sagün
doi: 10.5222/GKDAD.2011.064  Sayfalar 64 - 70 (1428 kere görüntülendi)
AMAÇ: Kardiyopulmoner bypass (KPB) uygulaması klinik olarak ciddi problemler oluşturacak düzeyde sistemik inflamatuvar yanıta neden olmaktadır. Peroperatif ve erken postoperatif dönemde hiperglisemiyi kontrol altına almak için kullanılan insülin infüzyonunun antiinflamatuvar etkisi olduğu öne sürülmektedir. Bu nedenle, bu çalışmada farklı insülin infüzyon yöntemlerinin kan şekeri kontrolü ve inflamatuvar yanıt üzerine etkisini araştırmayı amaçladık.
YÖNTEMLER: Elektif kalp cerrahisi uygulanacak 37 hasta çalışma kapsamına alındı. Standart anestezi tekniği uygulanan hastalar rastgele iki gruba ayrıldı. Grup I (n=18) hastalara kan glukoz konsantrasyonu 180mg/dL olacak şekilde standart insülin infüzyon yöntemi kullanıldı. Grup II (n=19) hastalarda, kan glukoz düzeyi 70-110 mg/dL olacak şekilde, ayrı infüze edilen %20 dekstroz ile birlikte yüksek doz insülin infüzyonu (5mU/kg/dk) uygulandı. Her iki grupta da preoperatif ve postoperatif 0, 6,12 ve 24.st.lerde TNFα, IL6 ve IL8 düzeyleri çalışıldı.
BULGULAR: Grup II hastalarda kan şekeri kontrolünde daha başarılı olunduğu, peroperatif 90 (Grup I: 156,32 ± 64,55 mg/dL; Grup II: 116,68 ± 29,12 mg/dL, p<0.05) ve 120. dk ölçümlerinde (Grup I: 158,53 ± 58,49 mg/dL; Grup II: 116,37 ± 37,36 mg/dL, p<0.05) farkın belirginleştiği saptandı. TNFα düzeylerinin postoperatif 12 ve 24. st.lerde Grup II’de (medyan 5-4 pg/dL) ) Grup I’den (medyan 10-10 pg/dL) düşük olduğu belirlendi (p<0.01). IL6 ve IL 8 düzeyleri gruplar arasında farklılık göstermedi.
SONUÇ: Yüksek doz insülin uygulamasının kan şekeri kontrolünde daha etkili olduğu ve erken postoperatif dönemde inflamatuvar yanıt üzerine olumlu etkileri olabileceği düşünüldü.
OBJECTIVE: Cardiopulmonary bypass causes a systemic inflammatory response that contributes to development of clinically serious problems. Insulin infusion administered for the control of hyperglisemia in preoperative and postoperative period was shown to have antiinflammatory effects. Therefore, in this study we aimed to investigate the effects of different insulin infusion techniques on blood glucose control and inflammatory response.
METHODS: Thirty seven patients undergoing elective cardiac surgery were included in the study. Patients anesthetized by standart technique were randomly divided into two groups. In Group I patients (n=18) standart insulin infusion was used to maintain blood glucose level at 180 mg/dL. Group II patients (n=19) were administered high dose insulin infusion (5mU/kg/min.) with a seperately infused %20 dextrose to adjust the blood glucose level at 70-110 mg/dL. TNF-α, IL-6 and IL-8 were studied preoperatively and postoperative 0, 6, 12 and 24. hours.
RESULTS: Blood glucose control was more successful in Group II patients(Grup I: 156,32 ± 64,55 mg/dL; Grup II: 116,68 ± 29,12 mg/dL, p<0.05) and this difference was more evident at 90 and 120.min. measurements (Grup I: 158,53 ± 58,49 mg/dL; Grup II: 116,37 ± 37,36 mg/dL, p<0.05). TNFα levels were lower at postoperative 12 and 24. hours in Grup II (medyan 5-4 pg/dL ) than Grup I (medyan 10-10 pg/dL) (p<0.01). There was no difference between IL6 and IL 8 levels between two groups.
CONCLUSION: It was thought that high dose insulin infusion is more effective in blood glucose control and it may have positive effects on inflammatory response in early postoperative period.

OLGU SUNUMU
3.
Laktatlı Ringer ile hazırlanmış kardiopleji solüsyonunda İn Vitro Aglütinasyon
In Vitro Agglutination in cardioplegic solution prepared from lactated ringer
Dilek Kazancı, Sema Turan, Fatih Balaban, Ertay Boran, Süheyla Ünver, Ayşegül Özgök
doi: 10.5222/GKDAD.2011.071  Sayfalar 71 - 73 (2141 kere görüntülendi)
Açık kalp cerrahisinde ekstrakorporal dolaşım sırasında kardiyopleji solüsyonları ile hasta kanı teması sonucu aglütinasyon oluşması nadir görülen bir komplikasyondur. Bu yazıda Koroner Arter Bypas Greft Cerrahisi yapılan bir olguda ringer laktatla ve hasta kanı ile hazırlanan kardiyopleji solüsyonuna karşı gelişen aglütinasyonun nedenleri tartışıldı.
It is a rare complication agglutination of blood with cardioplegic solution during extracorporeal bypass in open heart surgery. In this case report in vitro aglutination of patient blood who underwent coronary artery bypass surgery (CABG) with cardioplegic solution prepared from lactated ringer was discussed.

4.
Digoksin İntoksikasyonu: Olgu sunumu
Digoxin Intoxication: A Case Report
Ümit Yaşar Tekelioğlu, Selim Suzi Ayhan, Abdullah Demirhan, Serkan Öztürk, Akcan Akkaya, İsa Yıldız, Hasan Koçoğlu
doi: 10.5222/GKDAD.2011.074  Sayfalar 74 - 76 (9282 kere görüntülendi)
Digoksin en sık kullanılan kardiyak pozitif inotropik ajandır. Digoksinin terapötik ve toksik doz aralığı dardır. Bu nedenle digoksin intoksikasyonu kolaylıkla gelişebilir. Digoksin serum düzeyi, 2 ng ml-1’nin üzerinde toksik bulgulara neden olur. Bu sunumda, öz kıyım amaçlı 3 kutu digoksin kullanan hastada hayatı tehdit eden aritmileri ve bu aritmilerin tedavi ve yaklaşımını güncel literatür eşliğinde paylaşmayı amaçladık.
Digoxin is one of the most commonly used cardiac positive inotropic agents. The therapeutic and toxic dose ranges of digoxin are narrow. Therefore, digoxin intoxication may develop easily. Serum digoxin levels of 2 ngmL-1 or higher cause toxic signs. We aimed to share treatment and management of a patient who swallowed 3 boxes of digoxin for suicidal purposes and presented with life-threatening arrhythmias, in the light of current literature.

5.
Marfan Sendromunda Torakoabdominal Aort Anevrizma Onarımı: Anestezi Yaklaşımı
Anesthesia Management of a Thoracoabdominal Aortic Aneurysms in Marfan Syndrome
Funda Gümüş, Sıtkı Nadir Şinikoğlu, Mevlüt Çömlekçi, Ayşin Alagöl, Berk Özkaynak
doi: 10.5222/GKDAD.2011.077  Sayfalar 77 - 80 (2363 kere görüntülendi)
Marfan Sendromu, iskelet, kardiyovasküler, solunum ve oküler sistemleri tutan, bağ dokunun otozomal dominant geçiş gösteren bir hastalığıdır. Marfan Sendromunda, aortik diseksiyon ve rüptüre sebep olan proksimal aortanın ilerleyici dilatasyonu hastalığın en tehlikeli komplikasyonudur. Marfan Sendromu nadir görülen bir sendrom olmakla birlikte, kalp ve aort patolojilerinden başka sebeplerle de acil veya elektif koşullarda anesteziyologların karşısına çıkabilmektedir. Güç endotrakeal entübasyon ve eklem dislokasyonları olasılığı da akılda tutulmalıdır. Yazımızda, elektif şartlarda torakoabdominal aort anevrizma operasyonu uygulanan Marfan sendromlu bir olguda anestezi yönetimimizi sunmayı amaçladık.
Marfan Syndrome is an autosomal dominant connective tissue disorder effecting skeletal, cardiovascular, respiratory and ocular systems. The most serious complication of Marfan Syndrome is progressive dilatation of aorta which resulting in aortic dissection and rupture. Although this syndrome is rare, it can be encountered in elective and emergency cases other than cardiac and aortic pathologies. Difficult endotracheal intubation and joint dislocations must be considered in these cases. In this case report we aimed to present our anesthetic approach for an elective thoracoabdominal aneurysm operation in a patient with Marfan Syndrome.

LookUs & Online Makale