AMAÇ: Transkateter aort kapak implantasyonu (TAVI) aort darlıklı, cerrahi riski yüksek hastalar için geliştirilen yeni bir tekniktir. Bu hastalarda ekip tecrübesi arttıkça lokal anestezi ve sedasyon genel anesteziye tercih edilebilir. Biz de bu çalışmada, lokal anestezi ve sedasyon altında gerçekleştirilen TAVI grubu hastalarındaki anestezik deneyimimizi paylaşmayı amaçladık.
YÖNTEMLER: Haziran 2011 ve Ocak 2014 tarihleri arasında semptomatik, ciddi aort darlıklı, lokal anestezi ve sedasyon altında TAVI işlemi uygulanan 72 hasta (40 erkek, 32 kadın, ortalama yaş: 77,4±8,7) retrospektif olarak anestezik açıdan değerlendirildi.
BULGULAR: Hastaların ortalama EuroSCORE değerleri 12, STS skorları 6,7 idi. Toplam işlem süresi 90 (30-250) dk olup sedasyon uygulama süresi 120 (65-270) dk idi. Sedasyon uygulanan hastaların % 16,7'nde genel anesteziye geçme ihtiyacı duyuldu. Yoğun Bakımda ve Hastanede kalış süreleri sırasıyla ortalama 2,5 ve 6 gündü. 30 günlük mortalite oranı % 9,7 idi. Toplam 6 hastada vasküler komplikasyon gelişti.
SONUÇ: TAVI, gerek işlemin kendisi gerekse de uygulandığı popülasyonun özelliği nedeniyle anestezistler için oldukça önemli zorluklara sahiptir. Anestezi yönetiminin temel amacı hemodinamik stabilitenin sağlanmasıdır. Transfemoral TAVI işlemi ile ilgili deneyimler arttıkça işlemin sedasyon ile başarılı bir şekilde yapıldığı, daha stabil hemodinamik parametreler ile daha az inotrop ve vasopressör ihtiyacı, endotrakeal entübasyon ve mekanik ventilatör ihtiyacı ile hastanede yatış süresinde kısalma gibi pek çok avantaj sağladığı bildirilmektedir.
Sonuç olarak; kardiyak anestezistlerin TAVİ işlemi sırasında en güvenli ve etkili anestezi uygulamasıyla ilgili araştırmaları sürmektedir. Bu konuda işlemle ilgili tecrübelerin artışı ve teknolojik gelişimin hızlanmasıyla yüksek riskli hastalarda sedasyon ve lokal anestezi uygulamasının başarısının artacağı düşüncesindeyiz.
OBJECTIVE: Transcatheter aortic valve implantation (TAVI) has emerged as a new therapy in aortic stenosis patients with high operative risk. Advances in experiences might lead the choice of local anesthesia and sedation for these patients. We evaluated the perioperative anesthetic experiences of patients undergoing TAVI by local anesthesia and sedation.
METHODS: Seventy-two (40 male-32 female, with an average age of 77,4±8,7) symptomatic, aortic stenosis patients undergoing TAVI procedure by local anesthesia and sedation, between June 2011 and January 2014 were evaluated retrospectively in the aspect of anesthetic issues.
RESULTS: The mean EuroSCORE and STS values of patients were 12 and 6,7 retrospectively. The duration of the procedure was 90 minutes, while sedation time lasted 120 minutes. 16,7 % of the patients required to have general anesthesia. Length of stay in Intensive Care Unit was 2,5 days, while it was 6 days for hospital stay. Thirty day mortality rate was 9,7%. Six patients had vascular complications.
CONCLUSION: TAVI, applied in high risk population has many challenges for anesthesiologists by its own risks, also. Herein, the aim is to provide stable hemodynamics. By advances on transfemoral TAVI, it can be achieved under sedation with more stable hemodynamics, less inotropic and vasopressor agents, no endotracheal intubation or mechanical ventilation, thus shortens the length of stay in hospital.
In conclusion, research on safer and more effective anesthesia management has still being developed. As a result of these, success in sedation and local anesthesia applied to this high risk patient group will increase.