INTRODUCTION: This study aims to early determine the changes of anxiety-depression-stress levels in ICU personnel working on COVID-19 patients, to set precautions so that they can feel secure and mentally relaxed during their work.
METHODS: 1 month after starting to admit COVID-19 patients into our ICU, we planned a survey to determine abovementioned changes in healthcare personnel, using standard scales (perceived stress level, Beck Anxiety Inventory, Beck's Depression Inventory).Survey forms were filled in by 102 people in our ICU.
RESULTS: The rates of depression [58.8% (n=60)], anxiety [67.6 % (n=69)] and average perceived stress scale score (29.92±6.86) were determined. Men’s perceived stress scale scores were statistically significantly lower than women’s. Compared to other groups, among the people who previously received psychiatric support, depression rate was higher in 5 of 6 patients (83.3%) and anxiety in 6 of 6 (100 %) patients. The rate of Beck Anxiety Inventory scores in men (51.4 %) were statistically significantly lower than in women (76.1 %). Similarly, prevalence of anxiety was at higher level (76.2 %) in healthcare personnel with children.
DISCUSSION AND CONCLUSION: These outbreaks can re-occur in future and create more challenging cases. Therefore, countries should prepare their health systems, especially healthcare professionals, against sudden work overloads to prevent serious psychological problems in these professionals and in society. Healthcare personnel should receive support against mental problems and undergo periodical training to prevent further trauma and impact in future cases. Furthermore, in epidemic settings, preventive diagnosis and treatment studies should be carried out to tackle psychological problems commonly encountered in female healthcare personnel.
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışma, COVID-19 hastaları üzerinde çalışan YBÜ personelinde anksiyete-depresyon-stres düzeylerindeki değişiklikleri erken belirlemeyi, sağlık personelinin işleri sırasında kendilerini güvende ve zihinsel olarak rahat hissedebilmeleri için önlemler almayı amaçlamaktadır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: COVID-19 hastalarını YBÜ’mize kabul etmeye başladıktan 1 ay sonra, standart ölçekler (algılanan stres ölçeği, beck anksiyete ve beck depresyon) kullanarak sağlık personelinde yukarıda belirtilen değişiklikleri belirlemek için bir anket planladık. Anket formları yoğun bakım ünitemizde 102 kişi tarafından dolduruldu.
BULGULAR: Depresyon oranı (60 [% 58,8]), anksiyete (69 [% 67.6]) ve algılanan stres ölçeği düzeyi 29,92±6,86 idi. Erkeklerin algılanan stres ölçeği puanları istatistiksel olarak kadınlardan anlamlı derecede düşüktü. Diğer gruplarla karşılaştırıldığında daha önce psikiyatrik destek alan bireylerde depresyon oranı 6 hastanın 5’inde (% 83.3), anksiyete 6 hastanın 6’sında (% 100) daha yüksekti. Erkeklerde beck anksiyete oranı (% 51.4) kadınlara (% 76.1) göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşüktü. Çocuklu sağlık personelinde de benzer şekilde anksiyete prevalansı (% 76.2) daha yüksekti.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu salgınlar gelecekte yeniden ortaya çıkabilir ve daha zorlu olgular yaratabilir. Bu nedenle ülkeler, bu alanlarda ve toplumda ciddi psikolojik sorunları önlemek için sağlık sistemlerini, özellikle de sağlık çalışanlarını, ani aşırı yüklenmelere karşı hazırlamalıdır. Sağlık personeli, zihinsel sorunlara karşı destek almalı ve gelecekteki olgularda daha fazla travma ve etkiyi önlemek için periyodik eğitim almalıdır. Ayrıca salgın ortamlarda kadın sağlık personelinde sık karşılaşılan psikolojik sorunların üstesinden gelmek için önleyici tanı ve tedavi çalışmaları yapılmalıdır