Objectives: It is important to make the differential diagnosis of post-operative hyperlactatemia and to treat it early to prevent complications in coronary artery bypass grafting (CABG). In our study, we aimed to use near-infrared spectroscopy (NIRS), a non-invasive monitoring method, to make this distinction.
Methods: Sixty patients who were planned for CABG and whose ethics committee and patient consent were obtained were included in the study. Age, weight, body surface area, gender, body temperature, intra-operative and post-operative hemodynamic parameters, lactate and other arterial blood gas values, cardiopulmonary bypass and aortic cross clamp time, urine output, blood product, and inotropic agent use were recorded. Regional cerebral oxygen saturation (rSO2) was continuously monitored through a sensor and device placed on the patient’s fore-head. The post-operative period was divided into 10-time points. Values were recorded as T1 admission to the intensive care unit (ICU), T2-T9 ICU follow-ups with 1-h intervals, respectively, and ICU exit at T10.
Results: Heart rate, mean arterial pressure, body temperature, pH, pCO2, pO2, Hct at 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, and 8 h after admission to the ICU when was compared with baseline time point (T1), no significant change was detected (p>0.050). We found that post-operative blood lactate level increased from T1 to T9 period, but rSO2 did not show a parallel change in this process (p>0.05).
Conclusion: NIRS monitoring is a useful non-invasive method in the differential diagnosis of early hyperlactatemia after CABG. Therefore, we recommend NIRS monitoring in the post-operative period in clinical practice to ensure patient safety.
Amaç: Koroner arter baypas greftlemesinde (KABG) postoperatif hiperlaktateminin ayırıcı tanısını yapabilmek ve erken müdahale edebilmek komplikasyonların önlenmesinde önemlidir. Biz de çalışmamızda bu ayırımı yapabilmek için noninvaziv monitörizasyon yöntemi olan “Near-Infrared Spectroscopy (NIRS)”den faydalanmayı amaçladık.
Yöntem: Etik kurul ve hasta onamı alınan, KABG planlanan 60 hasta çalışmaya dahil edildi. Yaş, ağırlık, vücut yüzey alanı, cinsiyet, vücut ısısı, preoperatif komorbiditeler, intraoperatif ve postoperatif hemodinamik parametreler, laktat ve diğer arteryel kan gazı değerleri, kardiyopulmoner baypas ve aortik kros klemp süresi, idrar çıkışı, kan ürünü ve inotropik ajan kullanımı kaydedildi. Bölgesel serebral oksijen satürasyonu (rSO2), hastanın alnına yerleştirilmiş bir sensör ve cihaz (INVOS 5100C, Medtronic) aracılığıyla sürekli olarak izlendi. Postoperatif periyot 10 zaman noktasına ayrıldı. T1 yoğun bakım ünitesine kabul, T2-T9 sırasıyla birer saat arayla yoğun bakım ünitesi takipleri, T10’da ise yoğun bakım ünitesinden çıkış olarak değerler kaydedildi.
Bulgular: Yoğun bakıma yatıştan 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8. saatlerdeki kalp hızı (atım/dakika), ortalama arter basıncı (mmHg), vücut sıcaklığı (°C), pH, pCO2 (mmHg), pO2 (mmHg), Hct (%) başlangıç zaman noktası (T1) ile karşılaştırıldığında anlamlı bir değişim tespit edilemedi (p>0,050). Postoperatif kan laktat düzeyinin ise T1’den T9 periyoduna kadar artma gösterdiği, ancak bu süreçte rSO2’nin ise buna paralel bir değişim göstermediği tespit edildi (p>0,05).
Sonuç: KABG sonrasında görülen erken hiperlaktateminin ayırıcı tanısında NIRS izlemi faydalı bir noninvaziv yöntemdir. Bu nedenle, hasta güvenliğini sağlamak için klinik pratikte postoperatif dönemde de NIRS izlemini tavsiye ediyoruz.