ISSN 1305-5550 | e-ISSN 2548-0669
Göğüs-Kalp-Damar Anestezi ve Yoğun Bakım Derneği Dergisi - GKD Anest Yoğ Bak Dern Derg: 23 (1)
Cilt: 23  Sayı: 1 - 2017
DERLEME
1. 
Anesteziyolog Bakış Açısından Atriyal Fibrilasyon
Atrial Fibrillation from Anesthesiologist’s Perspective
Hanife Karakaya Kabukçu, Nursel Şahin, Tülin Aydoğdu Titiz
doi: 10.5222/GKDAD.2017.001  Sayfalar 1 - 7 (2789 kere görüntülendi)
Atriyal fibrilasyon en sık görülen kardiyak aritmidir. Anestezistler preoperatif değerlendirmenin yanısıra, hastalarda intraoperatif ve postoperatif yeni başlayan veya başlangıç zamanı bilinmeyen AF ile karşı karşıya kalmaktadır. AF’lu hastalarda, hemodinamik stabiliteyi korumak ve komplikasyonları önlemek deneyim gerektirir.
Bu derlemede, AF sınıflandırılması, intraoperatif tedavisi ve AF nedeniyle antikoagülan kullanan hastalarda anestezi yönetimi sunulmuştur.

ARAŞTIRMA
2. 
Açık Kalp Cerrahisinde Kapak ve Koroner Ameliyatlarında Serebral Oksijenasyon Monitörizasyonu
Monitorisation of Cerebral Oxygenation in Cardiac Surgeries with and Without Cardiotomy
Gülçin Gazioğlu Türkyılmaz, Ümit Karadeniz, Zeliha Aslı Demir, Perihan Kemerci, Rabia Koçulu, Mustafa Bindal, Ayşim Ertürk, Ayşegül Özgök
doi: 10.5222/GKDAD.2017.008  Sayfalar 8 - 14 (2274 kere görüntülendi)
GİRİŞ ve AMAÇ: Kardiyovasküler cerrahi sırasında near infrared spektroskopi (NIRS) ile serebral oksijenasyon monitörizasyonu değeri gittikçe artan bir metotdur. Çalışmamızda kardiyotomi yapılan kapak hastalarında teorik olarak daha fazla olan embolik olayları NIRS monitorizasyonu yaparak saptayıp saptayamayacağımızı, koroner hastalarıyla kıyaslayarak araştırmayı hedefledik.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Kardiyopulmoner baypas (KPB) kullanılarak elektif kapak operasyonu (grup 1) ve koroner arter baypas greftleme (grup 2) operasyonu planlanan 40 hasta çalışmaya alındı. Hastaların NIRS değerleri, arteriyel kan basınçları, kalp hızı, oksijenasyon, hematokrit, laktat değerleri; indüksiyon öncesi, indüksiyon sonrası, kanülasyon sırasında, KPB'a girildikten 5dk sonra, KPB’ta en düşük ısıda, KPB’tan çıktıktan 5dk sonra ve operasyon sonunda olmak üzere 7 dönemde kaydedildi.
BULGULAR: Gruplar arasında hastaların demografik özellikleri, operasyon süreleri farklı saptanmadı. Grup l'de kros-klemp ve KPB sürelerinin uzun olduğu saptandı. Gruplarda hemodinamik veriler, sağ-sol NIRS değerleri farklı bulunmadı. Grupların kendi içinde değerlendirilen sağ-sol NIRS değerleri de benzerdi. Yoğun bakımda inotropik ilaç desteği Grup 1’de anlamlı olarak yüksekti.Yoğun bakımda kalış süreleri,ekstübasyon zamanları açısından gruplar birbirine benzer bulundu. Hastaların post-operatif 24.saatteki nörolojik muayeneleri normaldi.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışmamızda kalp boşlukları açılan ve açılmayan hasta grupları arasında belirlenen zaman aralıklarında takip ettiğimiz parametreler ve NIRS ölçümlerindeki değişimler açısından anlamlı farklılık saptanmadı. NIRS monitörizasyonu ile emboli saptanması ancak çok büyük vasküler yatağın etkilenmesiyle ortaya çıkacak perfüzyon bozukluklarında aşikar olarak görülebileceğinden, emboli varlığını daha ayrıntılı olarak tespit edebilmek için transkranial doppler kullanımı ve intrakardiyak havayı devamlı izlemek için transözofageal ekokardiyografi monitörizasyonunu da içeren ve daha fazla hastaya sahip çalışmalara ihtiyaç vardır.

3. 
Vasküler Port: Retrospektif Değerlendirme
Vascular Port: Retrospective Evaluation
Salim Akdemir, Ömer Fatih Şahin, Yakup Aksoy, Ayhan Kaydu, Cem Kıvılcım Kaçar
doi: 10.5222/GKDAD.2017.015  Sayfalar 15 - 19 (1708 kere görüntülendi)
GİRİŞ ve AMAÇ: Malignite tanısı alan hastalarda tekrarlayan intravenöz (IV) yollara ulaşımın zorluğu sık karşılaşılan bir sorundur. Çalışmamızın amacı kemoterapi uygulanacak hastalardaki port kateter yerleştirme işlemlerimizi retrospektif olarak değerlendirmektir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmamızda Mayıs 2012 ile Kasım 2014 tarihleri arasında kliniğimizde kemoterapi port kateterizasyonu uygulanan 98 hastanın dosyaları retrospektif olarak incelendi. Hastaların demografik verileri, primer tanıları, girişimin lokalizasyonu, girişim sayısı, floroskopi ihtiyacı, hasta konforu (1kötü, 2 orta, 3 iyi ) kaydedildi. Hastalar giriş venlerine göre sağ internal juguler ven (Grup J) ve sağ subklavyen ven (Grup S) olarak değerlendirmeye alındı.
BULGULAR: Hastaların 50’si (%51) erkek 48’i (%48.9) kadındı. Hastaların yaş aralıkları 19-84, yaş ortalaması ise 49,55±14,57 olarak saptandı. Sağ internal juguler venden takılan portlardan 8' inde (%26.7), sağ subklavyen venden takılan portlardan ise 4'ünde (%5.9) komplikasyon geliştiği görüldü. Gelişen komplikasyonlardan 9 tanesi yanlış yerleşim, 3 tanesi ise enfeksiyon nedeniyleydi. Gruplar hasta konforu açısından karşılaştırıldığında J grubunda memnuniyet derecesi 1 puan (kötü) veren hasta sayısı 7 (%23,3), S grubunda ise 3(%4,4) olarak saptandı.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Sonuç olarak; uzun süreli kemoterapi planlanan hastalarda port kateteri takılmasının hasta konforunu artıran, komplikasyon oranı düşük bir uygulama olduğu kanısındayız.

4. 
Pediyatrik kalp cerrahisinde hipoperfüzyon izleminde serebral oksimetre(Fore-Sight) kullanımı
The use of cerebral oximetry (Fore-Sight) in the follow-up hypoperfusion in pediatric cardiac surgery
Fatma Ukil Işıldak, Filiz İzgi Coşkun, Türkan Kudsioğlu, Zeliha Tuncel, Sezer Karabulut, Buğra Harmandar, Nihan Yapıcı, Zuhal Aykaç
doi: 10.5222/GKDAD.2017.020  Sayfalar 20 - 25 (1259 kere görüntülendi)
GİRİŞ ve AMAÇ: Pediyatrik kalp cerrahisi girişimlerinde hastaların doku ve organ perfüzyonu önemlidir. Yetersiz perfüzyona bağlı hipoksemi ve iskemi sıklıkla gözlenmektedir. Çalışmanın amacı, kalp cerrahisi planlanan pediyatrik hastalarda serebral oksimetre monitörizasyonu uygulamasının serebral oksijen dengesizliğini tanımlama, gerekli düzeltici girişimlerin belirlenmesidir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Hastane Eğitim Planlama ve Koordinasyon Kurulu izni ve ebeveyn onamı alındıktan sonra konjenital kalp cerrahisi planlanan, 4 gün-10 yaş arası 40 hasta çalışmaya alındı. Hastalar 1 yaş altı, 1 yaş üstü ve bu gruplarda SaO2<92%: 2a ve SaO2>92%: 2b olarak alt gruplara ayrıldı. Hastaların özellikleri, kalp hızı, arter ve santral ven basıncı, vücut ısısı, PaCO2, PaO2, FİO2, SaO2, ScVO2, laktat, hematokrit ve bölgesel serebral O2 saturasyonu kaydedildi. Serebral O2 saturasyonunun hematokrit, ortalama arter basıncı ile korelasyonu değerlendirildi.
BULGULAR: Gruplar arasında sağ ve sol serebral O2 saturasyon değerleri arasında fark yoktu. Olguların OAB ve hematokrit değerleri ile serebral O2 saturasyonu arasında korelasyon olduğu görüldü.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Konjenital kalp cerrahisinde intraoperatif süreçte perfüzyonun serebral oksimetre ile izlenmesi değerli bir göstergedir. Çalışmamızda hipotansiyon, hemodilüsyon, hipovolemi, anemi, gibi doku O2’nin bozulduğu durumlarda sağ ve sol serebral oksimetre değerlerinin düştüğünü bunlara yönelik önlemler alındığında değerlerin düzeldiği görüldü.

OLGU SUNUMU
5. 
Asendan aort anevrizmalı hastada greft interpozisyonu sonrası gelişen TRALI ve noninvaziv mekanik ventilasyon deneyimi
Noninvasive-Mechanical Ventilation Experience of Transfusion Related Acute Lung Injury (TRALI) after The Patient Undergoing Supracoronary Graft Interposition due to Ascending Aortic Aneurysm
Harun Özmen, Bahar Aydınlı, Ali Gül, Özden Vezir, Necmi Köse
doi: 10.5222/GKDAD.2017.026  Sayfalar 26 - 31 (1877 kere görüntülendi)
Transfüzyona bağlı akut akciğer hasarı (TRALI), major cerrahi geçiren yüksek riskli hasta grubunda tarnsfüzyona bağlı ölümlerin ikinci en sık sebebidir. Akut hipoksi ve nonkardiyojenik pulmoner ödem tablosu ile ortaya çıkan TRALI, transfüzyon yapılan hastalarda ayırıcı tanıda düşünülmesi gereken önemli bir klinik tablodur. Asendan aort anevrizmalı suprakoroner greft interpozisyonu yapılan hastaya perioperatif ve postoperatif TDP, ES ve trombosit transfüzyonu yapıldı. Sonrasında akut gelişen hipoksi ve bilateral akciğer ödemini takiben pozitif basınçlı mekanik ventilasyon ile solunum destek tedavisi başlandı. Gecikmiş TRALI olarak düşünülen hasta postop 5.günde ekstübe edildi. Non invaziv mekanik solunum desteğine devam edildi. Onuncu günde oksijen ve solunum destek ihtiyacı tamamen ortadan kalktı. Özellikle major cerrahi geçiren, yüksek miktarda ES,TDP, trombosit süspansiyonu transfüse edilen hastalarda akut gelişen hipoksi, ARDS tablosunda TRALI akla gelmeli, tedavide noninvaziv mekanik ventilasyon seçeneği düşünülmelidir.
AnahtarKelimeler: kan elemanları transfüzyonu; Aort anevrizması

EDITÖRE MEKTUP
6. 
Karotis endarterektomilerinde servikal pleksus bloğu
Cervical plexus block for carotid endarterectomy
Ramazan Özgür Keleş
doi: 10.5222/GKDAD.2017.032  Sayfalar 32 - 33 (1259 kere görüntülendi)
Makale Özeti |Tam Metin PDF

LookUs & Online Makale