ISSN 1305-5550 | e-ISSN 2548-0669
Journal of Cardio-Vascular-Thoracic Anaesthesia and Intensive Care Society - GKD Anest Yoğ Bak Dern Derg: 18 (1)
Volume: 18  Issue: 1 - 2012
REVIEW
1.Clinical Importance of Ischemic Preconditioning
Tümay Umuroğlu Öncel, Pelin Çorman Dinçer, İsmail Cinel
Pages 1 - 10
İskemik önkoşullama, tek veya tekrarlayan kısa süreli iskemi-reperfüzyon periyodlarının, uzun süreli iskemi durumlarında gelişebilecek organ hasarına karşı koruyucu etki oluşturmasıdır. İlk kez tanımlandığı 1986’dan günümüze dek yapılan çalışmalarla mekanizması ve mekanizmasında rol oynayan faktörler araştırılmıştır ancak iskemik önkoşullamanın klinik ortamda kullanımıyla ilgili deneyimler sınırlıdır.
Bu yazıda iskemik önkoşullamanın miyokard dışı organlardaki etkileri ve klinik uygulamada öne çıkan özellikleri incelenmiştir.
Ischemic preconditioning can be defined as the protective mechanism which is triggered against prolonged ischemia induced organ damage, by single or repetitive brief periods of ischemia-reperfusions. Since described for the first time in 1986 to date trials are made to reveal the mechanism and factors affecting the mechanism of ischemic preconditioning but experience is limited on clinical implication of ischemic preconditioning.
In this paper, the effect of ischemic preconditioning on organs other than myocardium and its prominent effects in clinical practice are revealed.

RESEARCH ARTICLE
2.Comparison of the Effects on Lung dynamic and Hemodynamics of Rocuronium and Vecuronium During One Lung Ventilation
Sibel Bulun, Türkan Kudsioğlu, Nihan Yapıcı, Ayşın Aygün, Zeliha Tuncel, Ilgaz Doğusoy, Tamer Okay, Zuhal Aykaç
Pages 11 - 17
AMAÇ: Tek akciğer ventilasyonu (TAV) uygulanan akciğer cerrahisi olgularında kas gevşetici ilaç olarak rokuronyum ve vekuronyum kullanımının solunum dinamiğine ve hemodinamik parametrelere olan etkilerini karşılaştırmaktır.
YÖNTEMLER: Torakotomi uygulanacak ASA I-II sınıfı, 70 yaş altı olgular vekuronyum Grup V (n=25) ve rokuronyum Grup R (n=25) olarak rastgele iki gruba ayrıldı. Kas gevşetici etki başlama ve ek doz kas gevşetici gereksinim zamanları TOF-Watch® SX cihazı ile belirlendi. Hemodinamik parametreler ve kan gazı değerleri kaydedildi. Akciğer mekaniği olarak tepe inspiratuar basıncı (PİP), plato basıncı ve soluk sonu CO2 (ETCO2) değerleri kaydedildi. Entübasyon kalitesi Goldberg skalası ile değerlendirildi.
BULGULAR: Grup V’de kas gevşetici etki başlama ve ek doz gereksinim zamanları Grup R’ye göre uzun bulundu (p<0.01). Goldberg skalası oranı Grup R’de Grup V’ye göre anlamlı derecede yüksekti (p<0.05). TAV sırasında plato basıncı, PİP, ETCO2 ve PaCO2 değerleri her iki grupta anlamlı olarak yüksek kaydedildi (p<0.01), ancak iki grup arasında istatistiksel olarak fark bulunmadı.
SONUÇ: Çalışmamızda rokuronyumun entübasyonu daha kısa sürede ve daha kaliteli olarak sağladığını bulduk. Rokuronyumun özellikle TAV uygulamaları gibi özellikli entübasyon gerektiren durumlarda ve rutinde güvenle kullanılabileceği kanısına vardık.
OBJECTIVE: Rocuronium and vecuronium as muscle relaxants drug is to compare the effects of lung dynamic and hemodynamic parameters in patients requiring OLV for thoracic surgery.
METHODS: After approval of the hospital scientific committee and informed consent, 50 patients undergoing thoracotomy, under the age of 70, classified as ASA I-II were selected. Before the operation, patients were divided randomly into two groups; vecuronium Group V (n = 25) and rocuronium group R (n = 25). Onset time of effect and the need for additional doses of muscle relaxants was determined by TOF-Watch®SX device. Hemodynamic parameters and blood gas values were recorded. As lung mechanics, the peak inspiratory pressure (PIP), plateau pressure and end tidal CO2 (ETCO2) values were recorded. The quality of intubation was assessed by Goldberg scale.
RESULTS: Onset time of effect and the need for additional doses of muscle relaxants was statistically longer in the group V than those in the group R (p <0.01).Goldberg scale’s rate was significantly higher in Group R than in Group V (p <0.05). The plateau pressure, PIP, and ETCO2 significantly higher in both groups (p <0.01), but were not significantly different between the two groups during OLV.
CONCLUSION: In our study, we have found that rocuronium provided shorter intubation time and higher intubation quality. We have concluded that rocuronium may be safely used in routine and complicated applications that require rapid intubation such as OLV applications.
Key words: One-lung ventilation, rocuronium, vecuronium


CASE REPORT
3.The role of transesophageal echocardiography in assessment of aortic valve regurgitation after repair of tetralogy of Fallot: Case Report.
Türkan Kudsioğlu, Zeliha Tuncel, Filiz Coşkun, Nihan Yapıcı, Numan Aydemir, Buğra Harmandar, Zuhal Aykaç
Pages 18 - 21
Konjenital kalp hastalıklarının cerrahisinde tamir sürecinde intraopertaif transözefageal ekokardiyografi(TÖE) önemli bir monitorizasyon ve tanı aracıdır. Bu olgu sunumunda, fallot tetrolojisinin(TOF) tamirinden sonra baypas sonrası süreçte ciddi aort kapak yetmezliği tespit edildi. Aort kapak reoperasyonla tamir edildi. Hasta başarılı olarak KPB’tan ayrıldı. Aort yetmezliği fallot tetrolojisinde sık görülmez, ancak VSD’nin cerrahi olarak kapatılmasından sonra görülebilir. Fallot tetrolojisi tamiri sonrası aort yetmezliğinin erken dönemde saptanabilmesi için TÖE ile baypas sonrası incelenmesi gerekmektedir.
Intraoperative transesophageal echocardiography (TEE) is an important monitoring and diagnostic tool used during surgery for repair of congenital heart disease. In this case report, we diagnosed severe aortic valve regurgitation after repair of tetralogy of Fallot during postbypass period using TEE in the operating room. An aortic valve was repaired on re-operation. The patient was successfully weaned from CPB. Aortic regurgitation in the tetralogy of Fallot (TOF) is not frequent, but it can occur when VSD is closed during surgical management. After repair of TOF, careful observation for early AR is needed during postbypass period with TEE.

4.Anesthetic Management of a Patients With Acute Type A Aortic Dissection immediately after Caesarean section
Aytaç Yücel, Ender Gedik, Ülkü Özgül, Gülay Erdoğan Kayhan, Elif Koç, Nevzat Erdil, Mehmet Özcan Ersoy
Pages 22 - 26
Aort diseksiyonu intimanın yırtılması, hematom ve arter duvarında ayrılma ile seyreden bir hastalıktır. 40 yaşın altındaki kadınlarda diseksiyonların yaklaşık yarısı gebelik sırasında, sıklıkla 3. trimesterde ve loğusalık döneminde görülmektedir. Gebelerde aort diseksiyonu anne ve bebek için büyük risk taşımaktadır. Diseksiyon riski gebelik sayısı arttıkça artış göstermektedir. Ehlers-Danlos ve Marfan sendromu aort diseksiyonunun diğer nedenleri arasında sayılmaktadır. Sunumumuzda sezaryen sonrası 4. saatte tip A aort diseksiyonu tanısı konulan Marfanoid görünümlü hastaya anestezik yaklaşım irdelenmiştir.
Acute aortic dissection is a disease which characterized by arterial wall separation, intimal dissection and hematoma. It has been seen half of dissections in women less than 40 yr of age occur during pregnancy, more commonly in the third trimester and postpartum period. Aortic dissection is a potentially risk factor for mother and baby during pregnancy. Ehlers-Danlos and Marfan’s syndrome and number of pregnancy are associated with occurring of the aortic dissection. In this report, we discuss the management of anesthesia a patient with Marfanoid appearance who developed type A dissection of the aorta occurred 4 hours after elective Caeserean section.

LookUs & Online Makale